Öğrenilmiş Çaresizlik: Trigonometri

İlkokul 8. sınıftayken ilk kéz trigonometri dersi gördük. Okul çıkışı amcamıñ yanına geldim. Amcamıñ zihinsel işlem yapma yéteneği imrenilecek türden olduğu için, onun matematik bilgi, becerisine hayranlık duyardım. Bu yüzden, ona trigonometriden söz éttim. Öbür konulara beñzemediğine değindim. Amcam da niyeyse, trigonometriniñ çok zor bir konu olduğunu, añlamakta epey güçlük çekeceğimi añlatan sözleri dile getirdi. Ben de, "Ohoo! Amcam böyle diyorsa, zaten ben bu konuyu hiçbir zaman öğrenemem" diyip, trigonometriniñ bétleğini dürdüm.

İlkokuluñ soñunda ben trigonometriyi öğrenemedim. Lisede fen bilimleri okudum; mezun olduğumda yine trigonometri adına bir neñ bilmiyordum. Şimdi matematik bölümü okuyorum, 2 yédigün soñra salt trigonometri konularını içeren, adı da "Trigonometri" olan bir dersin sınavını vérmek durumundayım. Durumsa şu, ben hâlâ trigonometriyi bilmiyorum.

Okuyorum, çok sıradan, basit te geliyor ancak, bilinçaltımdan bir ses, "boşuna okuma, añlamayacaksın" diyip duruyor. Davranışbilimlerindeki "öğrenilmiş çaresizlik" konusuna örnek olabilecek bu durum, pek de içime sinen bir durum déğil. Ayrıca şuan derse çalışabilecekken, bu metni yazarak öy yitirmem de içime sinmiyor.

Sıradaki parça, bütün gün boyunca ders çalışmamak adına her türlü başka işle oyalanan arkadaşlarıma gelsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder